Haydi ver elini Bodrum’a, götüreyim seni. Gürültülü barlar sokağından, beyaz yakalı hayattan kaçmayı başarmış ama hâlâ beyaz Türk kimliğinden sıyrılamamış kalabalığın istila ettiği “cool” mekanlara uğramadan geçeceğiz ama. Alman Abimiz Böhmer nerede mi çıkacak karşımıza? Satır aralarında çıkacak, haydi gidelim!
Bitez’deyiz. Kalabalık, karmaşa, gürültü… Her güzel şeyin üstünde ince bir toz tabakası gibi duruyor, kaldırılmayı bekleyen. Tozu silkeleyip arka sokaklara yöneldiğimde, tüm gerçekliğiyle bir sahaf beliriyor karşımda. Kitap seçkisinin zenginliği hemen dikkatimi çekiyor. Uzun zamandır çağdaş yayınevlerinde bulamadığım, prensip gereği de online kitap satın almadığım için bir türlü edinemediğim Geleneksel Anadolu Halı Sanatı üzerine kitapları soruyorum. Gözleri parlıyor; tüm atılganlığı ve heyecanıyla, hazine değerindeki bir arşivin önüne götürüyor beni Bodrum Sahaf'ın sahibi Günay Mete. Zaman duruyor. Kalbime ve ruhuma dokunan bir şeyin ucundan tutmanın verdiği o tarifsiz heyecan içimi sarıyor. Sanki bu anda, aradığım anlamın bir ipucuna rastlamışım gibi…

Elime çok değerli bir kitap ilişiyor: “Geleneğe Dönüş: Türk Köy Halılarının Hayata Dönüşü”. Kitabın sayfalarını çevirirken Böhmer’in hikâyesi gözümde canlanıyor. Her satırda, modern dünyanın gri yüzeyine sıkışmış hayatı renklendiren bir adamın izlerini sürmeye başlıyorum...
Harald Böhmer’in Türkiye’ye olan yolculuğu, 1960’larda Alman Lisesi’nde kimya, biyoloji ve fizik öğretmeni olarak 7 yıllık bir kontratla başlıyor. Kendi ifadesiyle, “Biliyorsunuz, öğretmenlerin çok boş vakti olur, biz de bu zamanı eşimle gezerek değerlendiriyorduk,” diyor. İşte bu geziler sırasında, eşi Renate ile birlikte hiç beklemedikleri bir tutku keşfediyorlar: geleneksel Türk halıları. İstanbul müzelerindeki antik halılara hayranlıkla bakarken, Kapalıçarşı’da satılan çağdaş halılarda aynı büyüyü bulamıyorlar. Müzede sergilenen halıların renkleri canlı, derin ve sıcak; oysa çarşıdaki halılar Böhmer’in deyimiyle sert, patlak ve ruhsuz görünüyor.

Bu farkın peşine düşen Böhmer’ler, 1970’lerde daha fazla araştırma yapmaya başlıyorlar. Antik halılarla çağdaş halılar arasındaki en büyük farkın kullanılan boyalar olduğunu keşfediyorlar. Antik halılarda, bitkilerden elde edilen doğal kök boyalar kullanılırken, çağdaş halılarda sentetik boyalar hâkim durumda. Sentetik boyaların Anadolu’da kullanımı, 1880’lerde İngiltere ve Almanya gibi ülkelerin kimya endüstrisinde öncü olduğu dönemde yaygınlaşmaya başlamış. Aynı dönemde, Anadolu halıları Londra, Paris ve Viyana’da düzenlenen uluslararası fuarlarda sergilenmeye başlayarak yeni ortaya çıkan orta sınıf Avrupalıların ilgisini çekiyor ve popülerlik kazanıyor. Binbir Gece Masalları’nın etkisindeki Avrupa halkı için bu halılar, mistik ve egzotik bir atmosfer sunuyor. Artan bu talep, ticari üretimi hızlandırıyor ve kaliteden ödün verilmesine neden oluyor. Bu değişim, sadece halıların renklerini değil; onların ruhunu da dönüştürüyor.
Böhmer’lerin ilgisi artık bir meraktan öte, bir hobiye ve kültürel bir arayışa dönüşüyor. Anadolu’nun farklı köylerine seyahat ediyor; köylerin yaşlılarından bilgi toplamaya çalışıyorlar. Ancak işler umdukları kadar kolay olmuyor, pek bilgi toplayamıyorlar. Böhmer bu durumu şöyle anlatıyor: “Köylerdeki yaşlı insanlar, bizi hayal kırıklığına uğratmaktan korktukları için emin olmadıkları bilgileri vermekten; hikayeler uydurmaktan çekinmiyorlardı...” Dahası, bu konuda yazılı herhangi bir belgeye de ulaşamıyorlar; Anadolu’nun kadim bilgi birikimi sözlü gelenekle aktarılmış, yazıya dökülmemiş. Doğal Boya üretimi de neredeyse unutulmuş...
Bu dönemde Böhmer, Helmut Schweppe adlı ünlü bir Alman kimyagerle iletişime geçiyor. Schweppe, antik tekstil ürünlerindeki doğal boyaları analiz etmek için mikroskopik bir yöntem geliştirmiş. Bu yöntem, boyanın doğal kaynaklı olup olmadığını ve eğer kök (doğal) boya ise hangi bitki veya böcekten elde edildiğini belirlemeye yarıyor. Esasında bu yöntem, dünyaca ünlü Alman kimya devi BASF için geliştirilmiş, ancak sanat ve antika pazarında halıları kalite ve orjinallik bakımından birbirinden ayırmada ve gerçek değerlerini ortaya çıkarmada adeta çığır açıyor. Schweppe’den öğrendikleri, Böhmer’in çalışmalarında bir dönüm noktalarından biri oluyor. Basit ama etkili bir yöntemle, kendi mutfağında küçük bir laboratuvar kuruyor ve ilk analizlerine başlıyor. Artık elindeki araç, hem antik halıların gerçek değerini açığa çıkarmak, hem de yitip gitmekte olan bu kültürel mirası yeniden canlandırmak için bir anahtara dönüşüyor.
1978'e gelindiğinde, Böhmer Alman Araştırma Kurumu'ndan destek alarak ekipmanını zenginleștiriyor ve bunu takip eden süreçte çalışmalarına ivme kazandırıyor. Henüz 1978 yılı sonlanmadan, Renate ve Harald Böhmer'ler, Anadolu'nun çeşitli bölgelerine, Türkiye'nin bitki örtüsü ve tıbbi bitkileri üzerine uzmanlaşmış İstanbul Üniversitesi'nden botanikçi Prof. Dr. Turhan Baytop ile birlikte yapılan binlerce kilometrelik seyahatlerinde doğal boya bitkilerinin %80'inin hangi bõlgelerde yetiştiğini tespit ediyorlar.
Renate ve Harald, uzun süren yoğun çalışmalarının sonucunda yüzlerce yıllık geleneksel boyama yöntemlerini ve bitkilerin kullanımını yeniden canlandırmayı hedeflemektedir. Ancak Harald’ın bir lise öğretmeni olarak bu hedefe ulaşması zordur. Bu nedenle, araştırmalarına devam edebilmek amacıyla görevini Alman Kalkınma Ajansı bünyesinde memuriyete dönüştürüyor. Bundan sonraki adımı, bu yeni statüsüyle araştırmalarını destekleyecek bir organizasyonda tam zamanlı bir iş bulmak ve nihayet Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Doğal Boya Araştırma Projesinin yürütücü kuruluşu olmayı kabul ediyor. Harald Böhmer, kıdemli danışman olarak istihdam edilmeye başlanıyor. Ilerleyen süreçte Tarım Bakanlığı da projeye dahil oluyor.
Bu iş birliği sonucunda büyük bir adım atılıyor: DOBAG Projesi. Hedef, seçilen köylerde doğal boyalarla ilgili Böhmer'in araştırmalarını uygulayarak unutulmaya yüz tutmuş doğal boyama yöntemlerini öğretmek ve "yeni" halıların pazarlanması için kendi kendini finanse eden bir kooperatif oluşturmak. Ayrıca geleneksel halıcılığı canlandırmak ve korumak, sıkı kalite kontrolleri ile zanaatın bütünlüğünü yeniden sağlamak amaçlanıyor. Yuntdağı köylerinde başlatılan bu proje, sadece doğal boyalarla halı dokuma geleneğini canlandırmakla kalmıyor; aynı zamanda köy kadınlarının ekonomik özgürlüğünü kazanmasına da öncülük ediyor.

Proje o kadar başarılı oluyor ki, kısa sürede diğer köylere de yayılıyor. DOBAG halıları, yüksek kalitesi ve otantik yapısıyla uluslararası pazarda büyük ilgi görmeye başlıyor. Halılar, artık sadece birer ticari ürün değil, sanat eseri olarak kabul ediliyor. Belirlenen kalite standartları sayesinde pazarda halı fiyatları iki katına çıkıyor ve köylü kadınların emeği hak ettiği değeri görüyor.
Bu süreç, yalnızca ekonomik kazanç sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda sosyal bir dönüşümün de başlangıcı oluyor. Eskiden sadece ev içi kullanım için dokunan halılar, artık uluslararası pazarlarda alıcı bulmakta ve kadınlar bu işin gurur verici bir parçası haline geliyorlar.
DOBAG Projesi’nin başarı hikâyesi, dünyaya yayılan bir ilham kaynağı haline geliyor. Avrupa ve Amerika’da düzenlenen sergilerde DOBAG halıları büyük ilgi görüyor ve Anadolu’nun kadim dokuma sanatının yeniden dirilişi olarak anlatılıyor. Proje, hem kültürel bir mirasın korunmasını sağlıyor hem de köy kadınlarına ekonomik bağımsızlık sunuyor.
Harald Böhmer 24 Kasım 2021'de hayata veda etmiş.
Bu hikayeyi Harald Böhmer'in doğaya ve insana olan inancıyla açıkladığı şu sözleriyle noktalıyorum:
“Bu halılar yalnızca iplik ve desenden ibaret değil. Her ilmekte bir yaşam hikâyesi saklı. Doğanın renkleriyle insan emeği birleştiğinde ortaya çıkan şey, bir kültürün ruhudur.”

Kaynakça
Böhmer, Harald. Koekboya: Natural Dyes and Textiles: A Colour Journey from Turkey to India and Beyond. Marmara Üniversitesi Yayınları, 1991.
Baytop, Turhan. Türk Botanik Tarihi Üzerine Araştırmalar. İstanbul Üniversitesi Yayınları, 1989.
Anderson, June. Return to Tradition: The Revitalization of Turkish Village Carpets. Washington: Smithsonian Institution, 1982.
Denny, Walter B. Oriental Rugs Today: How to Recognize and Appreciate Their Fine Quality. New York: Thames & Hudson, 1994.
Schweppe, Helmut. Identification of Dyes on Old Textiles. Smithsonian Institution, Conservation Analytical Laboratory, 1986.
Maiwa Handprints Blog. "Two Rare Books on Nomads and Natural Dyes". Erişim: maiwahandprints.blogspot.com. (Images taken from the website)
"Haral Böhmer Interview by Bill Seward". YouTube, 2020. Erişim: YouTube Videosu.
DOBAG Projesi Hakkında Raporlar, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 1980-1990.
Cornucopia Magazine. “A Labour of Love: Harald Böhmer and the Revival of Natural Dyeing in Turkey”, Sayı 30.
Comments